4 Şubat Dünya Kanser Günü ilk defa 2005 yılında Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü tarafından düzenlenmiştir. Kanser farkındalığını artırmak, kanseri önlemek, erken tanı konulmasını sağlamak ve tedavi konusunda bilgi vermek amacıyla yapılmaktadır.
Kanser, hücrelerimizin düzensiz ve kontrolsüz olarak bölünüp çoğalması nedeniyle gelişir. DNA hasarı nedeniyle olur. Bağışıklık sistemimiz, bir taraftan oluşan hasarı tamir mekanizmaları ile onarmaya çalışırken, diğer taraftan da hasarlı hücreyi yok etmeye çalışır. Bu mekanizma yetersiz kalırsa kanser oluşur. Sonuçta sürekli çoğalan, vücudun kaynaklarını tüketen, yayılan, istilacı hücreler oluşur ve organ/doku yetmezliği sonrası ölüm meydana gelir.
En sık görülen kanserler; çocukluk çağında lösemi, genç erkeklerde testis kanseri, genç kadınlarda tiroit kanseri, kadınlarda meme kanseri, erkeklerde ise akciğer kanseridir. Ülkemizde akciğer kanseri görülme sıklığı Dünya ortalamasının 2 katından fazladır ve sayı giderek artmaktadır.
Kanser, kalp ve damar hastalıklarının ardından en sık ölüm nedenidir. Ülkemizde her 5 kişiden bir tanesi kanser nedeniyle ölmektedir. Her yıl dünyada 18 milyon kişi kansere yakalanmakta ve bu kişilerin 10 milyonu hayatını kaybetmektedir. Türkiye'de ise her yıl 200 bin kişi kansere yakalanmaktadır. Bunların içinde 40.000 kişi akciğer kanseridir. Kansere bağlı ölümlerin içinde ise ilk sırada akciğer kanseri bulunmaktadır.
Kanserin %90'ı çevresel faktörler ile, %10'u ise genetik faktörlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı, radon gazı, obezite, hareketsizlik, uyku bozukluğu, iyonize radyasyon, kurşun, civa, arsenik gibi maruziyetlerin yanı sıra hava kirliliği ve asbest maruziyeti de başlıca kanser nedenleri arasında gösterilebilir.
Fiziksel aktiviteyi arttırarak, sağlıklı beslenerek ve alkolden uzak durarak kanseri %30 oranında önleyebiliriz. Buna bir de sigarayı eklersek %50 oranında kanseri önlememiz mümkün olacaktır.
Akciğer kanserli hastaların %90’ı sigara içicisidir. Sigaranın bırakılmasıyla, risk azalmaktadır. Çok yoğun sigara içen kişilerin %30’unda akciğer kanseri gözükürken, hiç sigara içmeyen birinde akciğer kanseri görülme olasılığı %1’den azdır.
Kansere karşı mücadelede “Farkındalık ve Bilinç Düzeyinin arttırılması” için hepimize görev düşmektedir. Kansere bağlı ölümlerin yüksek olmasının en önemli sebeplerinden biri geç dönemde tanı konulmasıdır. Akciğer kanserlerinin yarısından fazlasına Evre 4, yani son evrede iken tanı konulabilmektedir. Kanserlerin birçoğunun erken tanı ile tedavisi mümkündür. Erken evrede akciğer kanserinden tamamen kurtulma oranı %92’ye çıkabilmektedir.
Ülkemizde meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için tarama programları yürütülmektedir. Bu amaçla; Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve Mobil kanser tarama araçları ücretsiz olarak hizmet vermektedir.
Akciğer kanseri için ise bir tarama programı bulunmamaktadır. Ancak bilimsel rehberlerde risk gruplarında yer alan bireyler için akciğer kanseri tarama programı önerilmektedir. Risk faktörü en yüksek olanlar 50 yaş üstünde, 20 yıldan uzun süre sigara içmiş olan kişilerdir. Ayrıca geçirilmiş tüberküloz, zatürre, ailede kanser bulunması da riski artırmaktadır.
Sizde de bu risk faktörleri varsa teşhis ve tedavi hakkında daha detaylı bilgi almak için Türkiye'nin donanımlı Göğüs Cerrahisi uzmanlarından Prof. Dr. Celalettin Kocatürk’ün ekibi ile iletişime geçebilirsiniz.