image
  • 6 Ocak 2023 Cuma
Öncelikle, tedaviden önce tanıyı koymamız lazım. Tanı için öncelikle akciğer grafisi, sonra tomografi çektiriyoruz. İhtiyaç olursa pet filmi denilen filmi çektiriyoruz ve tümörden şüphelenmiş olduğumuz o lezyonun nerede olduğuna bakıyoruz. 
 
Eğer merkezi bir alandaysa daha çok bronkoskopi denilen yöntemlerle, göğüs kafesine yakın ve merkezden birazcık daha uzaktaki alanlarda ise iğne yöntemleri ile biyopsi yapıyoruz. Çünkü biz tomografi ve pet ile bir tahmin yürütmeye çalışıyoruz ama ne yaparsak yapalım aslında tanıyı patoloji doktoru koyuyor. Bunun için de ona bir materyal vermemiz lazım. Yani biyopsi materyali vermemiz lazım. Patoloji hocası o biyopsi materyaline baktıktan sonra tanıyı koyuyor. 
 
2021 verilerine göre 80 çeşit akciğer kanseri var. En tepede ikiye ayrılıyor. Bir küçük hücreli olan tipi var bir de küçük hücreli olmayan tipi var. Onlar da kendi içinde alt gruplara ayrılıyor. Önce, tanıyı koyduk sonra, kanserin yaygınlığını yani evresini belirlememiz gerekiyor. Bunun için de çeşitli filmler, grafiler, muayeneler ve tetkikler sonucunda kanserin evresini belirlemeye çalışıyoruz. Eğer erken dönemde tanı koyduysak öncelikle ameliyat düşünüyoruz.
 
Orta dönemde tanı koyduysak;
 
Bunların öncesi ve sonrasını ayarlamak şartıyla hepsini bir kullanabiliyoruz. Eğer ilerlemiş dönemde yani metastaz yapmış olan dönemde tanı koyduysak özel durumlar hariç ameliyat düşünmüyoruz. Hastalarımızı sistemik tedavilerle iyileştirmeye çalışıyoruz.
 

Bıçak Değerse Kanser Yayılır Mı? 

 
Bu yanlış anlama yüzünden birçok insan cerrahiden mahrum kalıyor. Eskiden, bundan belki 50-60 sene önce hastaları bu kadar ayrıntılı, detaylı değerlendirmek, hastalığı evrelemek mümkün değildi. O zamanlarda elde başka doğru düzgün tedavi olmadığı için herkesi ameliyat etmek öncelikli olarak tercih ediliyordu. Buradan yola çıkarak mümkün olan herkese ameliyat yapılmak istenmiş ama o zaman belki de metastazı olanlar da ameliyat olmuş.
 
Hücresel olarak patoloji doktoru olmadığı için belki de etrafta tümör hücreleri kaldıktan sonra bir kısmını çıkartabiliyorduk. O zaman o ameliyatın bir faydası olmuyor. Belki de o zamandan kalan bir algıyla, “kansere bıçak değmez” algısıyla, ne yazık ki bizim ameliyat ederek tamamen kurtulabileceğimizi öngördüğümüz hastalardan bile bazen uzak kalabiliyoruz. 
 
Unutmayın, akciğer kanserinde ameliyat olmak bir şanstır ve altın tedavi, altın standart tedavidir. Eğer böyle bir fırsatınız varsa kaçırmamanız gerekir.