Akciğerdeki hücrelerin kontrol dışı ve dengesiz biçimde çoğalması sonucunda oluşan tümörler, akciğer kanseri olarak ifade edilir. “Hastalık bu evet ama ben bununla nasıl baş edeceğim” diye merak ediyorsanız zaten 1 adım öndesiniz demektir. Hastalıkla mücadele etmenin ön koşulu, yenilgiyi kabul etmemektir. Tanı ve tedaviye müteakip doktorunuzun verdiği tüm talimatlara uymanız, doktor randevularına aksatmadan katılım göstermeniz son derece önemlidir.
Hastalığı kimse kendine yakıştırmaz ve kimse kanser olmak istemez. Bununla birlikte, tanı sonrası durumu kabullenmekte zorlanmanız, üzülmeniz, nedenler aramanız, geçmişinizi sorgulamanız ve hatta depresyon, panik atak ve aşırı kaygı gibi duygu durum bozuklukları yaşamanız normaldir. Tedavi süreci ile birlikte, tedavi yöntemlerinin fiziksel negatif etkisi de size kendinizi kötü hissettirecektir. Fakat unutmayın, bunların hepsi normal. İlkin, aklınızdan şunu çıkarmayın, yalnız değilsiniz! Geçmiş, geçmişte kaldı. Geleceğinizi şekillendirmeye bugünden başlayacaksınız.
Akciğer kanseri tedavi süreci boyunca hem fiziksel hem de mental sağlığınızı korumaya yönelik çeşitli aksiyonlar almanız son derece faydalı olacaktır. Gelin, bu yol haritasını birlikte planlayalım. Hastalığın ve tedavinin üzerinizdeki olumsuz etkilerini azaltmak, beden ve ruh arasında uyum yakalamak, vücudunuzu ve psikolojinizi güçlü kılmak ile işe başlayacağız.
Kendinizi Fiziksel Olarak Güçlendirin !
-
Vücut egzersizleri yapın: “Akciğer kanseri ameliyatı sonrası neler yapmalıyım” diye merak ediyorsanız, cevaplardan biri şu: Egzersiz! Ameliyattan sonraki ilk günden itibaren kısa yürüyüşlere başlayın, yatmak yerine oturun ve kollarınızı hareket ettirmeye gayret edin. Bu şekilde, vücudunuz eski hareket kabiliyetine daha kısa sürede kavuşacaktır.
-
Solunum alıştırmaları yapın: Rahatlamak, gevşemek ve ameliyat sonrası komplikasyonları minimuma indirgemek için solunuma odaklanın. Derin nefes almak, balon şişirmek ve öksürme egzersizi yapmak hem akciğeri rahatlatacak hem de biriken kan ve balgam gibi sıvıların vücuttan atılmasına yardımcı olacaktır. Elbette, hekiminizin yönlendirmesi doğrultusunda bunları yapmanız gerekmektedir.
- Beslenmenize dikkat edin: Akciğer kanseri sonrası nefes alma egzersizleri kadar önemli olan bir diğer faktör beslenmedir. Doktorunuzun yönlendirmesi ve onayı dahilinde, öngörülen sürede sıvı gıdalar tüketebilir ve daha sonra normal gıda alımına geçebilirsiniz. Düzgün beslenmeyi ve bol sıvı tüketmeyi ihmal etmeyin.
Hastalık Psikolojisine Girmeyin !
-
Tedaviden kaynaklı yan etkiler, vücudun yeni işleyişe uyumlanması, fiziksel değişimler ve başlı başına hastalığın varlığı ruhsal olarak kötü hissetmenize sebep olacaktır. Fakat unutmayın, bu bir uyumlanma süreci. Mutluluk hormonu salgılamanın hastalığın seyri üzerinde son derece etkili olduğunu da kendinize sık sık hatırlatın. Aklınızın bir köşesinde duran “ben hastayım” fikrini uzaklara gönderin. Hastalığın ya da tedavinin sizi zorladığı zamanlarda da “başaramama” korkusuna kapılmayın. Siz zaten tedavi olarak elinizden geleni yapıyorsunuz. Kendinize acımasız davranmayın.
-
Negatif düşüncelerin size bir faydası olmayacak. Buna karşın, pozitif hissetmek hem ruhsal zindelik sağlayacak hem de gününüzü güzel geçirmenize vesile olacaktır. Fakat elbette “mutlu hissetmeliyim” anksiyetesi de yaratmamalısınız. Çünkü her insan gibi zaman zaman daha iyi hissedecek ve kimi zaman daha enerjisiz, neşesiz olacaksınız.
- Kanserde psikolojik destek, son derece önemli ve hatta zaruridir. Depresyon ya da kaygı bozukluğu ile tek başınıza mücadele etmek zorunda da değilsiniz. Mutsuz hissediyorsanız ve tek başınıza duygu durumunuzu toparlayamıyorsanız profesyonel destek alabilirsiniz. Önemli bir diğer seçeneğiniz ise kanser destek mekanizmaları. Kanser destek gruplarına katılmanız psikolojik uyumlanma sürecinize olumlu etki edecektir.
Sizi güçsüzleştirdiğini düşündüğünüz hastalığın aslında sizi farklı pek çok perspektiften güçlendirdiğini aklınızdan çıkarmayın.